İslam’ın üzerine kurulduğu beş temel esaslardan biri olan Hac, sıhhati
ve maddi durumu yerinde olan Müslümanlar için ömründe bir defa olmak üzere
farzdır. Ancak, insanin ömründe yalnızca bir defa farz olması, bir defadan
fazla hac yapılamayacağı anlamına gelmemelidir. Maddi durumun yerinde olmasının
ölçüsü konusunda kısmen ihtilaf varsa da, genelde bunun ölçüsü bir kimsenin
nisab miktarına varan mali ile birlikte, Hacca gidip gelecek kadar mali olması
ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasını temin etmiş olması gerekir.
Nafaka genel olarak, insanin asli ihtiyaçlarına verilen genel addır.
Bunda da en çok, özellikle yiyecek ve giyecek akla gelir. İçinde
barınılabilecek bir mesken de nafaka içerisinde yer alır.
İslam alimlerinin çoğunluğu tarafından kabul gören nisab miktarı ise 90
gram altındır. Bazı alimlere göre bu miktar biraz daha fazla veya biraz daha
azdır. Bir kimse maddi olarak bu şartları haiz ise maddi olarak Hac üzerine
farz olur. Bununla birlikte sağlık durumu da Hac için önemli bir şarttır. Hacca
gidip gelmeye ve haccın meşakkatlerine katlanabilecek derecede sıhhatli olmak
gerekiyor.
Haccın bir diğer önemli şartlarından biri de, yol güvenliği ile
birlikte can ve mal güvenliğinin sağlanmış olması gerekmektedir. İslam’ın beş
temel esasları ayni zamanda ibadetlerin de özünü teşkil eder. Kelime-i Şehadet,
Namaz, Zekat, Hac ve Oruç olan Îslam’ın üzerine kurulu olduğu bu beş temel
esas, Müslümanların üzerinde hiç bir zaman ihtilafı olmayan esaslardır. Hiç bir
müslümanın bu esasları reddetme hakki yoktur. Ancak bu ibadetlerin yerine
getirilmesi ile ilgili bazı ihtilaflar varsa da genelde ve özde bütün
Müslümanlar bu konularda müttefîktirler. Müslüman, bağlı bulunduğu Îslam
dininin bir mensubu olarak bütün varlıkları yoktan var eden yüce yaratıcı Allah
Teali’nin emirlerini yerine getirmekle yükümlüdür.
İbadet, insanların yüce yaratıcı karsısındaki acziyetini kabulünün bir
ifadesidir. İbadetlerde genelde bir hikmet aransa da en önemlisi bu hikmetin
Cenabı Hakk’ın emri olmasıdır. Dolayısıyla Mekke-i Mükerreme’de bulunan
Beytullah’ın sınırlandırılmış vaki içinde ziyaret edilmesinde pek çok hikmetle
bulunmakla birlikte asil gaye bu hikmetleri mazhar olmak değildir Ancak Haccın
hikmetleri’ni Hacca giden bütün Müslümanlar doya doya tesbit edebilmektedirler.
Hac bir turistik seyahat değildir. Seyahat olmakla birlikte ibadet
maksadıyla, Allah’ın emrini yerine getirmek amacıyla yapılan bir seferdir.
Elbette ki Cenab-ı Allah bunun karşılığını kullarına ihsan edecektir. Bütün
dünyada gelen milyonlarca Müslüman Hac’da, aralarında hiç bir irk, renk ve
bölge farkı olmadan tek bir varlığa karsı olan görevleri ifa eden Müslümanlar
böylece ümmet kardeşliğinin ne demek olduğunu da tesbit edebilmektedir.
Hac’da giyilen ihram her tür kesimde Müslümancın aralarında hiç bir
farkın olmadığını simgelemektedir. İdarecisinden, idare edilenine, kralından en
sıradan insanına kadar bütün Müslümanlar ayni şekilde davranmak zorundadırlar.
Îslam’ın ibadette anladığı ve insanlara anlatmak istediği budur zaten.
Milyonlarca insanin dünyanın dört bir bucağında bir araya gelerek ayni
duygularla Allah’a ibadet etmeleri de bunun göstergesidir.
Bütün insanlar eşit derecede ibadet edebilme hakkına sahiptir. Hiç
kimsenin ibadeti, hiç bir kimseye yüklenemez. Hac’da bütün dünya
Müslümanlarının kalbileri tek yöne doğru atar. Alemlerin Rabbi olan Allah’a
doğrudur, bu atış. Hac ile Kurban neredeyse iç içe girmiş bir ibadetler
bütünüdür. Kurban kesmenin vaktiyle ard arda yapılması bu iki ibadetin önemini
de ortaya koymaktadır. Kurban’ın sünnet ve vacib bir ibadet olduğu konusunda
ihtilaflar var ise de Kurban kesme konusunda bütün Müslümanlar müttefiktirler.
Kurban kesmenin vakti Zilhicce ayinin 10 ve 12. günleri arasındaki
günlerdir. Kurban’ın ille de mukaddes beldelerde kesilmesi diye bir şart
yoktur. Kurban’ın kesilmesi için vekalet verilebilir.
Kurban Allah için kesilir. Et yemek için kesilmez. Kurban etinin
ihtiyaç sahiplerine tasadduk edilmesi tercih edilir. Ayeti kerimede,
“Kurbanlarımızın ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşmaz. Fakat sizin takvanız
Allah’a ulaşır” buyrulmustur.
Buradaki anlam Kurban’ın hikmetlerini ortaya koymaktadır. Bir hayvanin
kanının akıtılmasından öte, Kurban kesmekteki takva ve niyet ile amaç
önemlidir. Kurban bu takva ile kesilir. Cenab-ı Allah’ın insanların ibadetine
ihtiyacı yoktur. Aksine, insanların Cenab-ı Allah’a ibadet etmeleri zaruridir.
Yukarıdaki ayeti kerimede belirtildiği gibi, akan kanlar ve elde edilen etler
Allah’a ulaşmayacağına göre ona ulaşacak olan Müslümanların niyetleri ve
takvalarıdır.
Kurban, Allah’ın emrinin yerine getirilmesidir. Malin, Allah emretti
diye helak edilebileceğini, harcanabileceğini göstermesi bakımından Kurban
önemli bir göstergedir. Bunun içindir ki, Allah Kurban’ın sevabını kendisi
tesbit edecektir.
“Hali vakti yerinde olup da Kurban kesmeyen bizim mescidimize gelmesin”
seklinde rivayet olunan bir hadisle Kurban’ın önemi anlatılmak isteniyor. Bu
Hadisin açık anlamı sudur: Eğer bir Müslüman Kurban kesmekten imtina ederse,
onun Müslümanlığında şüphe vardır. Kurban ve Hac ibadetlerinin yerlerine
getirilmesi sırasında gösterilecek olan sebat ve takva beraberinde pek çok
sevabı da getirmektedir.
“Müslümancın Müslüman gülümsemesi bir sadakadır” mealindeki hadisi
şerifi göz önünde bulundurursak, Hac esnasında karsılaştığımız binlerce
Müslümanlı selamlaşmak, onlarla tanışmak ve gülümsemek, sevap torbamızın
dolmasını temin edecektir.
Kurbanlarımızı ihtiyaç sahibi Müslümanlara tasadduk etmekte, bu hadisi şerifin ifade etmek istediği sevaptan yararlanmamıza vesile olacaktır.
ESKİŞEHİR HAC - KÜTAHYA HAC
- TAVŞANLI HAC -
BURSA HAC - İNEGÖL HAC
- MUSTAFA KEMAL PAŞA HAC -
ANKARA HAC - MUĞLA HAC - UŞAK
HAC -
DENİZLİ HAC